Belki de kaçınılmaz denen sonlar hep hatırlatıyor kendini bize
Aç kalmış bir kedi gibi aynı tasın başında dönenip duruyoruz
Boş...
Uzunca bir bekleyiş bu
Çaresiz, koşullanılmış bir bekleyiş.
Önüne konulacak olanı yeme üzerine...
Ne zamanı bellidir?
Ne de bir sonrakinin ne olduğu?
Aynı tatlara alışmanın getirdiği bu beklenti
Çoğalır giderek, uzar gider önünde.
Halbuki bilirsin tas aynı tastır, lokma aynı lokma
Ama aldığın tat her seferinde aynı değil
Bunu da fark edersin üstelik.
Yine de beklersin beklentiler arasında.
Ağzının tadı kaçar bazen,
Önemsemezsin.
Örter üstünü alışkanlıklar.
"Alışkanlıklar" çarpışmaya başladığında "beklentilerin heybeti" ile
İşte o vakit galip gelen taraf bellidir.
Peki ya sonra?
Sonra, üzerine kendi elinle giydirdiğin beklentilere boyalı gömlekleri
Çıkarmaya başlarsın tek tek..
Ta ki anadan üryan olana dek.