Yazmayınca unutulur kağıda bazı şeyler, bazı şeyler de vardır ki aklın kağıdına çoktan yazılmıştır, sen yaşadıkça da yazılmaya devam eder. Alışkanlıklar böyledir. Eve hep bildiğin o aynı yoldan yürümen, sözlerine eşlik ettiğin müzik, çocukluğunda sana anlatılan masalları ezberden anlatman, annenin haftada bir pişirdiği biber dolmasının tadı, içtiğin sigaranın ağızdaki bildik acımtrak tadı, saçını toplarkenki el çabukluğun, bir kaç seri hareket. Sadece kahvaltı sofrası için kullanılan o tabakları masaya bilindik şekilde yerleştirmen, kahveyi alışkın olduğun biçimde hazırlaman, o bluzün altına hep şu pantolonu giymen...
Alışkanlıklar kişinin kendini güvenli ve güvende hissetmesinin bir parçası. Zincirin bir halkası atlandığında sanki sekteye uğruyor diğer şeyler de. Elin hep saçını düzeltiyor, mekanik bir şekilde, tokanı unuttuğunda. Dişlerinden rahatsızlık duyuyorsun fırçalayamadıysan o gün, eğer aceleyle çıktıysan evden. Kafan duruyor sanki ilk yudumunu alana kadar kahvenden. Bunlar zaten o kadar bizimle birlikte olan rutinler ki, üzerine pek düşünmüyoruz. Masumane gündelik alışkanlıklar...
Peki ya bir alışkanlığı bırakmak, değiştirmek ya da yeni bir alışkanlık edinme isteğimizde neden bu kadar zorlanıyoruz? Bu kaybetme korkusuyla at başı giden bir olay. Yeniye kuşkuyla yaklaşmamıza sebep olan o temel güdü. Ön yargıların döşek arkadaşı...
Kim bilir belki de, önce kişisel hayatlarımızda başlayan sonra ailede devam eden, orduda, toplumda ve daha sayamadığım hayatın bir çok alanındaki alışkanlıklar bu yüzden vardır. Güvenli alanlarımıza sıkı sıkıya bağlanmamızı öğütlerler kulaklarımıza. En masum alışkanlıklarımız bile yerimizde saydırır bizi. Tekrar ettikçe her tekrarda kemikleşir, mutlaklaşırlar kafamızda. Oysa hayatın kendisine baktığımızda tekrar eden yegane şeyin değişim olduğunu fark etmek kaçınılmazdır. Değişim içinde yeniliği misafir eder. Yeniyi alma ve kabul. Ve sonra yeniden yine bir değişim. Akış. Ancak akışın içinde yerini birbirine devreden alışkanlıklar makuldür. Kabul edilebilir.
En çok da alışkanlıklarından korumalı kişi kendini, yaşanacak o kadar çok şey, anlayacak anlatacak o kadar şey var ki... Belki yaşanmamış yaşanacak onca hayal peşinden koşmak için önce bırakmak gerek alışkanlıkları. Belki asıl güvenli yer yeniyi kabul edişte gizlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder